FLOW Coaching International, pek çok alanda koçluk eğitimi veren bir kurum. FLOW’u iki Türk ve iki Kanadalı tarafından kurulan bir ‘okul’ olarak tarif eden kurucu ortaklardan Talyaa Vardar, Türkiye’nin bir inovasyon ülkesi değil; üretim ve tüketim ülkesi olduğunu belirterek, \”Biz vizyonsuzuz, vizyon koysak da ona uymuyoruz\” dedi. Türkiye’de şirketlerin ciddi bir yönetim sorunu olduğunu belirten Vardar, ortak akıl ve birliktelik ruhunun çok zayıf olduğunu söyleyerek, \”Kişi değişimden korkuyorsa, direnç gösteriyor. Şu an korkanların sayısı, risk alanların sayısından daha fazla. Y kuşağı, umutsuz. Herkes, ‘olmazsa giderim, bırakırım’ görüşünde. Bir sayfiye yerine gitmeyi düşünüyorlar daha şimdiden. Bodrum’a kaç kişi taşınabilir? Bir sonraki kuşak daha umutlu olacak; daha özgür ve yaratıcılar. Eğer kafaları ezilmezse, kurumsal devrim onlardan gelecek\” açıklamasını yaptı.
Vardar, Türkiye’de çalışan profilini çıkarırken, en çok risk almaktan korktuğunu gördükleri Y kuşağının bir önceki ve bir sonraki kuşağa göre çok daha zorlandığını belirtti. \”Vizyonu geçmişe mi geleceğe mi koyduğunuz da çok önemli. Hızlı manevra yapmak avantajımız ama vizyon ve ortak akıl eksikliği ise dezavantajımız\” değerlendirmesini yapan Vardar, Türkiye’de şirketlerin ciddi bir yönetim sorunu olduğunu ifade etti.
Ortak akıl ve birliktelik ruhunun çok zayıf olduğunu söyleyen Vardar’a göre, değişime direnç gösteren ve korkanların sayısı, risk alanların sayısından daha fazla, \”Fırsat yaratmaya devam eden bir kitlenin varlığını yadısyamayız. Liderin sahiplenilmesi başarıyı da getiriyor.\”
‘Y kuşağı umutsuz çünkü korumacı ebeveynlerle yetiştirildi’
Y kuşağı, Vardar’a göre, gelecekten çok umutlu değil. Bunun sebebi ise hem eğitim sistemi hem de ailelerin çocuklarını yetiştiriş tarzı. Y kuşağının ne kadar umutsuz olsa da bir sonraki kuşağın daha umutlu olacağını söyleyen Vardar sözlerini şöyle sürdürdü:
\”Y kuşağı, umutsuz çünkü çok korumacı ebeveynlerle yetiştirildi. Psikolojik dayanıklılık o yüzden gelişemedi. Sorduğunuzda hep X şirketin maaşları kendi şirketlerinin maaşlarından daha yüksek ama ben hiç o en yüksek maaşın verildiği şirketle tanışmadım şimdiye kadar. A, b, c şıklarının dışında alternatif üretemiyor. Bir sonraki kuşak daha özgür ve yaratıcı. Eğer kafaları ezilmezse, kurumsal devrim onlardan gelecek.\”
‘Sentezleyemeyen nesil kurumlara pahalıya mal olacak’
Bugün Y kuşağının sahip olduğu sentezleme sorunu aslında bir sonraki kuşağı da takip edecek bir sorun olarak görülüyor. Bunun da nedeni yine eğitim sistemi. Talyaa Vardar’a göre, bu durum kurumlara çok pahalıya mal olacak:
\”Çünkü iş hayatı hep sentez, belirli şıklara takılmış bir kuşak için adapte olmak çok zor olacak. Belki de kurumlarda çalışmak istemeyecekler. Kurumlarsa gerçekten para sıkıntısı olan insanları ya da kendine alternatif üretemeyen insanları işe alacaklar.\”
‘Tatlı tatlı zorlamak çalışanı mutlu ediyor’
Talyaa Vardar, 2007 yılında şirketi kurmaya karar vermeden önce, kurumsal iş dünyasını geride bırakan bir iş kadını. \”Daha çok insanla ilgili şeyler yapmak istedim\” diyerek, terapist olmaya karar verdiğini anlatan Vardar, FLOW’u ve başlangıç sürecini şu sözlerle anlatıyor: \”Kurumsal dünyada çok az insan işini seviyor. Böyle olmak zorunda değil. Benim master’ım sistem değişimi ve yaratcılığı üzerine. Flow, Macar bir profesörün 25 yıllık bir araştırması sonucu oluşturduğu bir model. İnsanlar yeteneklerini sürekli geliştirici, tatlı tatlı zorlanırlarsa eğer sürekli geliştiğini ve öğrendiğini farkediyor. Böylece mutlu oluyorlar. Anlamın bittiği yerde, sıkılma başlıyor. Zorluk çok güçlü olursa bu sefer de anksiyete başlıyor. Denge iyi sağlanabilirse, akışta hissediliyor. In fl ow da akışın içinde olmaktan geliyor. Önceleri Kanada’da bazı projeler yaptık, yerlilerle bile çalıştık. Ben de yılda 2-3 kez gelerek Türkiye’de de eğitimler veriyordum. Projeler çoğalınca, ortağım önce ‘deli misin?’ dese de Türkiye’ye yerleşmeye karar verdim. 3 yıldır buradayız. Ebeveyn, kurumsal, yönetsel, ilişki koçluğu eğitimleri veriyoruz.\”
Türkiye’de çalışanlar neden mutsuz?
• Üniversiteye bir yeri kazanmış olmak için gidiyor.
• Çok düşünmeden, bulduğu işe giriyor.
• Çalışan ve kurum arasında doğru eşleşme olmaması.
• İş yerinde kişiler arası uyumun yakalanamaması. Bu Türkiye’de özellikle sorun. Çünkü duygusallık ağır basıyor ve duygular çok kişiselleştiriliyor.
• Yöneticilerde yüksek ego ve insan odaklılığın olmaması.
• Doğru geri bildirim kültürünün yerleşmemiş olması.