1. Götürü Gider Uygulamasından Yararlanabilecek Olan Mükellefler
Götürü gider uygulamasından;
İhracat,
Yurt dışında inşaat,
Yurt dışında onarma,
Yurt dışında montaj ve teknik hizmetler,
Uluslararası taşımacılık,
Faaliyetinde bulunan, dar mükellefiyet esasında vergilendirilenler de dâhil olmak üzere gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabileceklerdir. Bu tür faaliyetleri bulunmayan mükelleflerin Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi hükmüne göre götürü gider kaydı ve bu giderleri kazancın tespitinde indirim konusu yapmaları mümkün değildir.
2. Götürü Giderlerin Belgeli Giderlere Ek Olarak Uygulanması
Belgelendirilememiş giderlere karşılık olmak üzere, götürü gider kaydı, mükelleflerin genel esaslara göre belgelendirilmiş giderlerinin gider kaydına engel teşkil etmemektedir. Diğer bir ifadeyle ihracat yapan mükellefler, bu faaliyetleri ile ilgili giderlerinden belgelendirebildiklerini yasal kayıtlarına intikal ettirecekler, buna ek olarak belgelendiremedikleri giderlerine karşılık olarak da götürü gider uygulamasından yararlanabileceklerdir.
3. Götürü Gider Olarak Dikkate Alınabilecek Azami Tutar
Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 1 numaralı bendi parantez içi hükmüne göre, belgelendirilemeyen giderlere karşılık olmak üzere, götürü olarak gider kaydedilebilecek tutar, ihracattan döviz olarak elde edilen hâsılatın binde beşini aşamayacaktır. Sözü edilen hâsılat kavramı içinde değerlendirilecek dövizlerin, kambiyo mevzuatı gereğince Türkiyeye getirilme şartı bulunmamaktadır.
4. Götürü Gider Uygulamasında Dikkate Alınacak İhracat Hâsılatı
a) Direkt İhracat
Her türlü ihracattan döviz cinsinden sağlanan hâsılat, götürü gider kaydına esas azami tutarın hesaplanmasında dikkate alınabilecektir. Ancak, Türk Lirası karşılığı yapılan ihracat hâsılatı azami gider tutarının tespitinde dikkate alınmayacaktır. Buna karşın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Türk Lirası karşılığı yapılmış ihracat, döviz cinsinden hâsılat olarak kabul edilecektir.
Döviz olarak elde edilen ihracat hâsılatının Türk Lirası karşılığının tespitinde, hâsılatın kanuni defterlere kaydedildiği tarihte geçerli olan ve T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilmiş döviz alış kurlarının esas alınması gerekmektedir.
Hâsılatın kanuni süreden sonra kayıtlara intikal ettirilmesi halinde, götürü gider uygulamasında dikkate alınacak hâsılat, kayıtlara intikal ettirilmesi gerektiği tarihteki kur üzerinden hesaplanacaktır. Dövizlerin yurda getirilmesi gerektiği tarihe kadar doğan kur farkları ise bu uygulamada dikkate alınamayacaktır.
Bilindiği üzere, ihracat, FOB teslim şartının yanı sıra CF veya CIF teslim şartı ile de yapılabilmektedir. CF satış bedeli, mal bedeli ile birlikte navlun bedelini; CIF, satış bedeli ise bunlara ilaveten sigorta bedelini kapsamaktadır. İhracatçı taşımayı bizzat kendisi gerçekleştirebileceği gibi Türk Lirası veya döviz karşılığında diğer gerçek ve tüzel kişilere de yaptırabilmektedir.
İhracatçının, CF veya CIF teslim şartı ile ihracatta; taşımayı döviz karşılığında başka kurum ve gerçek kişilere yaptırması halinde, götürü gider uygulamasında gümrük beyannamesinde yer alan FOB değerler esas alınacaktır. Başka bir deyişle, taşımanın başkasına döviz karşılığı yaptırıldığı durumda, ihracatın FOB, CF veya CIF teslim şartı ile yapılmış olmasına bakılmaksızın azami götürü gider tutarı FOB satış bedeli üzerinden hesaplanacaktır. Taşımanın bizzat ihracatçı tarafından yapılması veya Türk Lirası karşılığında diğer gerçek veya tüzel kişilere yaptırılması durumunda ise ihracatçı, götürü gider uygulamasında sigorta bedeli hariç CF hâsılat tutarını dikkate alacaktır. Öte yandan, taşımayı Türk Lirası karşılığında gerçekleştiren nakliyecinin, bu taşımacılık hâsılatı dolayısıyla götürü gider uygulamasından yararlanması söz konusu değildir.
Geçici kabul rejimi çerçevesinde ithal edilen, ham ve yarı mamul maddelerin Türkiyede bir işlem gördükten sonra ihracatından sağlanan döviz hâsılatı da diğer ihracat şekillerinde olduğu gibi götürü gider uygulamasına konu olabilecektir.
b) Endirekt İhracat
İhraç edilecek malın başka kişi veya kurumlar aracılığıyla ihraç etme şeklinde yapılan ihracata endirekt ihracat denilmektedir. Diğer bir açıklamayla, endirekt ihracat, ihraç edilebilecek nitelikte bir malı, yurt içindeki bir başkasına satma, alıcının malı herhangi bir işleme tabi tutmadan aynen yurt dışına satmasıdır. Ülkemizde bu tür ihracatı desteklemek amacıyla sektörel dış ticaret şirketi ve dış ticaret sermaye şirketi adı verilen kurumlar ihdas edilmiştir. İhracat odaklı bu kurumlar aracılığıyla ihracat yapma olanağı zayıf işletmelerin de ihracat yapabilmeleri olanaklı kılınmaya çalışılmıştır.
Yapılan düzenlemeler ile gerek sektörel dış ticaret şirketleri ve dış ticaret sermaye şirketleri gerekse ihraç edilmek üzere bu şirketlere mal teslim eden şirketler desteklenmiş ve ihracatın arttırılmasına çalışılmıştır.
Endirekt ihracat yönteminde yurt içindeki satış için bir teşvik de Katma Değer Vergisi Kanununda yer almıştır. Anılan kanunun 11/1-c maddesine göre, ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait katma değer vergisi ihracatçılar tarafından ödenmez. İmalatçılar tarafından tahsil edilmeyen ancak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilecek olan bu vergi, vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil edilir. Mallar ihracatçıya teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde ihraç edilirse tecil edilen vergi tecil edilir. Uygulamada 11/1-c uygulaması veya tecil-terkin ya da ihraç kayıtlı satış olarak kullanılan bu kurum, yasa maddesinde sadece imalatçılar için öngörülmüş ise de, Maliye Bakanlığı yayımladığı 62 numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile
İmalatçı olmasalar dahi sektörel dış ticaret şirketleri ve dış ticaret sermaye şirketlerine mal teslim eden mükellefleri,
İhracatçılara mal teslim eden özel finans kurumlarını.
da kapsama dâhil etmiştir.
Burada hemen belirtelim ki tecil-terkin uygulaması mükellefler için zorunlu değil, isteğe bağlıdır. Dolayısıyla söz konusu uygulamadan yararlanma hakkı bulunup çeşitli nedenlerle yararlanmayan mükellefler olabilir. Öte yandan, bütün endirekt ihracat işlemleri, tecil-terkin uygulaması kapsamına girmemektedir. Bu nedenle, endirekt ihracat yöntemi ile yapılan bütün ihracatlar tecil-terkin uygulamasından yararlanmaktadır sonucu çıkarılamaz.
Anlaşılacağı üzere, tecil-terkin uygulamasına konu olan satış yurt içi satıştır. Burada ihracat söz konusu değildir. Dolayısıyla, anılan yurt içi satış işleminde yasa maddesinde belirtilen ihracatta döviz olarak hâsılat elde etme den bahsetmek mümkün değildir. Buna karşın Maliye Bakanlığı 194 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile tecil-terkin uygulamasından yararlanarak mal teslim eden mükelleflerin de ihracata katkılarından dolayı götürü gider uygulamasından yararlanabileceklerini belirtmiştir.
Aynı şekilde, Bakanlık, 194 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile dış ticaret sermaye şirketleri aracılığıyla yapılan ihracatta; ihracatçı ve ihracatçıya mal tesliminde bulunan işletmenin, ihracatçıya yapılan bu teslim Katma Değer Vergisi Kanununun 11/1-c maddesi kapsamında yapılmamış olsa dahi götürü gider uygulamasından birlikte yararlanabilmelerine olanak tanımıştır.
Yukarıda belirtilenler dışındaki endirekt ihracat işlemleri yapan mükelleflere götürü gider uygulamasından yararlanma olanağı tanınmamıştır.
194 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği düzenlemelerine göre, ihraç kaydıyla yapılan mal teslimlerinde, bu ihracat hâsılatı dolayısıyla götürü gider uygulaması ihracatçı ve ihracatçıya ihraç kaydıyla mal tesliminde bulunan işletmenin ihracattaki katkıları oranında olacaktır.
Buna göre, Katma Değer Vergisi Kanununun ll/ 1-c maddesi hükmü uyarınca, ihraç edilmek şartı ile ihracatçıya yapılan mal teslimlerinden elde edilen hâsılat, döviz olarak elde edilmiş hâsılat olarak kabul edilerek götürü gider uygulamasında dikkate alınabilecektir. İhracatçılar ise elde ettikleri ihracat hâsılatından ihraç kaydıyla satın aldıkları malın alış bedelini indirecekler ve kalan tutarı götürü gider uygulamasında dikkate alacaklardır. Burada ihraç edilmek şartı ile ihracatçıya mal teslim eden mükellefler bu satışından döviz hâsılatı elde etme şartı aranmamaktadır. İhraç edilmek şartı ile tecil-terkin kapsamında mal alıp ihraç eden mükellefin ise, yurt dışına mal satışından elde ettiği hâsılat döviz cinsinden olmalıdır. Söz konusu döviz hâsılatının Türk Lirası karşılığı ile mal alış bedeli arasındaki fark ihracatçının yararlanabileceği götürü gider tutarında dikkate alınacaktır.
İhraç kaydıyla teslim edilen malın ihracatının aynı yılda gerçekleşmemesi, bu malı ihracatçıya teslim eden mükellefin bu teslimden elde ettiği hâsılat dolayısıyla götürü gider uygulamasına engel değildir. Başka bir ifade ile ihraç kaydıyla mal teslim eden mükellef ile ihracatçı için götürü gider uygulaması farklı dönemlerde olabilecektir. Ancak ihraç kaydıyla yapılan teslimden doğan hasılat dolayısıyla bu uygulamanın yapılabilmesi için söz konusu malın Katma Değer Vergisi Kanununda öngörülen süresi içinde ihraç edilmesi gerekir. İhracatın gerçekleşmemesi, malların iade edilmesi hallerinde sözü edilen uygulamadan yararlanmak mümkün değildir.