Bakan Nihat Ergün’den tam destek

bakan-nihat-ergun-den-tam-destek.jpg

Elektrikli araç teknolojilerinin yerli olarak geliştirilmesi ve bu bileşenlerin kullanılarak yerli elektrikli araç üretilmesi amacıyla TÜBİTAK tarafından açılan çağrının ilk aşaması tamamlandı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ile Türkiye’nin elektrikli araç üretim stratejisi ve bu strateji çerçevesinde bugüne kadar yapılan çalışmaları konuştuk.
Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı (1007 Programı) kapsamında çıkılan “Elektrikli Araç Teknolojilerinin Geliştirilmesi” başlıklı çağrıya 20 proje başvurusu geldi. Başvurular; üniversite, kamu ve özel sektör kuruluşlarının oluşturduğu Proje Yürütücüsü Kuruluşları (PYK) ile Elektrikli Araç Üretici Kuruluşlarının (AÜK) oluşturduğu konsorsiyumlar tarafından yapıldı. Buna göre, PYK’lar tasarım, batarya, elektrikli motor ve araç kontrol sistemlerini geliştirmek için Ar-Ge çalışması yapacak. AÜK’ler ise geliştirilecek bileşenleri kullanarak yerli elektrikli aracı üretecek. Üretilecek elektrikli aracın segmenti yurtiçi ve yurtdışı pazar imkânları ve rekabet şartları üretici kuruluşlar tarafından belirlendi. Tamamı yerli firmalar tarafından yapılan başvurular arasında 12 otomobil, 3 hafif ticari araç, 2 otobüs projesi yer alıyor. 3 projede ise segment belirtilmedi.

Projeler değerlendirildi
Bakan Nihat Ergün, TÜBİTAK’a yapılan 20 proje başvurusunun mali, teknik ve hukuki olarak değerlendirildiğini; akademisyenler ve konunun uzmanlarının yer aldığı komisyonların, PYK ve AÜK’lerin hazırladığı projeleri ayrı ayrı incelediğini söyledi. Yapılan değerlendirme sonunda 10 proje elenirken, kalan 10 proje “Elektrikli Araç Teknolojilerinin Geliştirilmesi” çağrısının ikinci aşamasına başvurmaya hak kazandı.
İkinci aşamada konsorsiyumlar, ayrıntılı projelerini Aralık 2013’e kadar TÜBİTAK’a sunacak. Son değerlendirmede yüzde 100 Ar-Ge desteği alacak projeler belirlenecek. Desteklenecek projeler en fazla 4 yıl içinde tamamlanacak ve bu süre sonunda prototip araçlar hazır hale getirilecek. Bakan Ergün, “Daha sonra üretici kuruluşlar tarafından seri üretime geçileceğini ve üretilecek araçların kritik ve yeni teknolojilere sahip, dünya ile rekabet edebilecek fiyat ve kaliteye sahip olacağını” söyledi. Ergün, TÜBİTAK’ın sahip olduğu fikri haklarını, aracın Türkiye’de üretilmesi ve 5 yıl süreyle üretim ve satış garantisi verilmesi durumunda üretici kuruluşa devredeceğini aktardı. Ergün, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak üretilecek araç segmentine bağlı olarak 5 yıl boyunca toplam 200 araç alımı yapacaklarını, ayrıca yerli elektrikli araçların kamu alımlarında da yer alması için teşvik çalışmalarının etkinleştirileceğini kaydetti.

Elektrikli araç üretiminde Türkiye’nin artıları var
Nihat Ergün, Türkiye’nin elektrikli araç üretiminde daha başarılı olacağına inanıyor. Otomotiv sektöründe, uluslararası boyutta çok ciddi bir rekabet yaşandığını aktaran Ergün, “Geçmişte ağırlıklı olarak fiyat rekabeti söz konusu iken, günümüzde fiyatla beraber kalite, ürün çeşitliliği, çevre duyarlılığı, araç hafifliği, kent hayatına uyum ve emniyet gibi unsurlar rekabet açısından önem kazandı” diye konuştu.
Özellikle doymuş pazarlarda, satışları müşteri tercihlerinin belirlediğinin altını çizen Ergün, bunun sonucunda ürün geliştirme, marka ve model yaratabilme gibi unsurların ön plana çıktığına dikkat çekiyor. Otomotiv sektöründe Ar-Ge harcamalarını artırmak ve bu harcamaları çevre normlarına uyum, alternatif yakıt kullanımı, yakıt tasarrufu, güvenlik ve hafiflik gibi alanlara ayırmak gerektiğini dile getiren Ergün, bu açıdan bakıldığında Türkiye otomotiv sektörünün Ar-Ge harcamalarında önemli bir artış yaşadığını açıklıyor: “2011 yılında sektörün Ar-Ge harcamasının 654 milyon TL’ye ulaşması, umut verici bir gelişmedir. Sektörün Ar-Ge harcamalarındaki artışta, Bakanlığımızdan Ar-Ge merkezi belgesi almalarının ve TÜBİTAK desteklerinden yararlanmalarının da önemli rolü olmuştur. Otomotiv sektöründe 50 yıldan fazla birikime sahip Türkiye’nin fosil yakıtlı araçlarda geç kalmasıyla tam olarak elde edemediği başarıyı, elektrikli araç üretiminde yakalayabileceğine inanıyoruz.”
Bakan Ergün, bu alanda sektörün henüz yolun başında olduğunu ve Türkiye’nin de büyük bir birikime sahip olduğunu hatırlatıyor. Nihat Ergün, Türkiye’nin artılarını şöyle anlatıyor: “Otomotivde ana ve yan sanayideki potansiyelimiz, genç, dinamik ve büyük nüfusumuz, kişi başına düşen milli gelirdeki artış ve buna bağlı olarak vatandaşlarımızın alım gücünün yükselmesi, ÖTV bağlamındaki vergisel teşvikler ve en önemlisi de Hükümetimizin bu konudaki kararlılığı, elektrikli araç üretimi açısından en büyük artılarımız olarak sayılabilir.”

Bakanlık yerli üretimin arkasında
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, yerli üretimin/ürünlerin desteklenmesi amacıyla çalışmalar yapıyor. Projelerin hayata geçmesi noktasında yürüttükleri çalışmaların önemli olduğunu aktaran Ergün, örneğin; iş makineleri üreticileri ile Belediyeleri ve ilgili tarafları, asansör üreticileri ile TOKİ ve ilgili tarafları, ilaç ve tıbbi cihaz üreticileri ile SGK ve ilgili tarafları bir araya getiren çok önemli toplantılar yaptıklarını aktarıyor. Ergün, yine savunma sanayi alanında uyguladıkları offset uygulamalarını diğer alanlara da yaygınlaştırmak için çalışmalar yürüttüklerini paylaşıyor: “Buradan hareketle şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, yapmış olduğumuz bu türlü yerli üretimi destekleyici faaliyetleri Elektrikli Araç’lar (EA) için de yapabiliriz ve yapmayı planlıyoruz. Yani kamunun yüksek alım gücünü EA’lar gibi teknoloji tabanlı üretimlerin artırılması için de kullanmamız gerekiyor”
EA konusunda yerli üretimi destekleyici faaliyetlerinde kararlı olduklarının altını çizen Ergün, Kamu İhale Kurumu mevzuatındaki yerli üretim lehine yapılmış düzenlemelerin uygulanması için gerekli farkındalık çalışmalarını sürdürdüklerini paylaşıyor. Ergün, şu bilgileri veriyor: “Bununla birlikte Bakanlık olarak Ar-Ge’si Türkiye de tamamlanmış olan projelerin ulusal ve uluslararası tanıtım, pazarlama ve fuar katılımları için 75 bin liraya kadar desteği, yakın zaman önce uygulamaya koyduk ve bu konuda müracaatları almaya da başladık. Ayrıca, daha önce de bahsettiğim gibi EA üretimi, kamu açısından bir odak ve teknoloji tabanlı bir üretim projesi olması dolayısıyla, yerli elektrikli araçların kamu alımlarında da yer alması için teşvik çalışmalarını etkinleştireceğiz.”

Yerli olacak Türk mühendisler çalışacak
Elektrikli aracın ilk portotipinin 4 yıl içinde yapılması planlanıyor. TÜBİTAK’ın yayınladığı çağrı kapsamında EA’yı üretecek firmaların tamamı yerli firmalardan oluşuyor. Dolayısıyla, EA’lar Ar-Ge süreci sonucunda yerli kuruluşlar tarafından üretilecek. Nihat Ergün, EA’yı üretmeye talip üretici kuruluşlarla sürekli diyalog halinde olduklarını söylüyor: “Şunu görüyoruz ki, kamuoyunda bu konuda büyük bir heyecan var ve bu da doğal olarak bu işe istekli olanlara yansıyor. Girişimcilerimizin çoğu bu işi milli bir görev olarak görüyor ve bu projeye ilgilerini de açıkça belirtiyorlar.”
Proje kapsamında Ar-Ge ve üretim sürecinde bazı konularda yurt dışı firmalardan danışmanlık alınabilecek. Ancak Ar-Ge ve üretim genel anlamda yerli olarak yapılacak.

EA Türkiye’ye büyük katkı sağlayacak
Bugün dünya otomotiv sektörü, ciddi bir değişim ve dönüşümün eşiğinde. Fosil yakıtların tükenme riski, maliyetlerindeki istikrarsız artışlar ve çevreye verdiği zararlar, üreticileri ve tüketicileri yeni arayışlara itiyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde Avrupa’da kullanılan her 5 araçtan 1 tanesinin elektrikli olması bekleniyor. Elektrikli araçlar, ilk satın alma maliyeti açısından ekonomik olmamakla beraber kullanım maliyetleri açısından çok ekonomik. Şu anda; şarj istasyonu, şarj süresi, menzil, hız ve performansla ilgili sorunlar var. Bugün genellikle lityum-iyon teknolojisi ile batarya üretilirken, bu alanda kurşun-asit bataryaların geliştirilmesi için birçok firma tarafından yoğun çalışmalar yapılıyor. Yine bataryaların toplanması ve geri dönüşümü hususunda çalışmalar yapmak gerekiyor. Nihat Ergün, Türkiye otomotiv sektörünün, yeni nesil teknolojiler ve çevre dostu ürünler konusunda ciddi adımlar atacağına inandığını söylüyor: “Biz içten yanmalı motor teknolojisine geç başladık, yarışı hep geriden takip ettik ve ön sıradakileri zorlayacak bir hamle yapamadık. Ancak şimdi yeni teknolojiler konusunda, hemen hemen bütün dünya, yarışa tekrar ve aynı yerden başlıyor. Bu yeni yarışa iyi başlamamız ve ön sıralarda yer almamız mümkündür ve gereklidir.”
Elektrikli araçların iç pazar açısından kritik bir yanı bulunduğunu dile getiren Ergün, şu bilgileri veriyor: “Ülkemizde taşımacılık büyük oranda karayolu ile sağlanıyor ve kullanılan motorlu araç yakıtlarının neredeyse tamamında dışa bağımlıyız. Zaten cari açığımızı incelediğimizde de petrol ve doğalgazın büyük bir ağırlığı olduğunu görebiliyoruz. Bizim ülke olarak ulaşıma ayırdığımız bu ciddi kaynağı azaltmamız için de yeni nesil teknolojilere ayrı bir önem vermemiz gerekiyor.”

Elektrikli araçta en yüksek ÖTV oranı yüzde 15 ile sınırlı olacak
Otomotiv Sektörü Stratejimizde de yeni nesil araçların hem üretiminin hem de tüketiminin teşvikiyle ilgili önemli eylemler bulunuyor. Bu eylemlerden birisi düşük CO2 emisyonu olan çevre dostu araçların kullanımını teşvik eden bir vergilendirme sistemi için çalışmalar yapmak. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu konuda önemli bir adım atarak motorlu araçlarda en az yüzde 40 olan ÖTV’yi, bazı elektrikli araçlarda yüzde 3’e kadar indiriyor. Elektrikli araçlarda en yüksek ÖTV oranı yüzde 15 ile sınırlı. Bakan Nihat Ergün, bu açıdan bakıldığında elektrikli araç teknolojilerini üretim ve tüketim anlamında en çok destekleyen ülkelerden birinin Türkiye olduğunun altını çiziyor: “Otomotiv sektöründe 2023 yılı için ortaya koyduğumuz yıllık 50 milyar dolar ihracat hedefine ulaşılması için kendimize özgü tasarım ve yeniliklerle katma değeri artırmamız gerekiyor. Montajını yaparak ihraç ettiğimiz bir araçtan 1 kazanıyorsak, bize ait bir tasarımla ihraç ettiğimiz araçtan daha çok kazanacağız. Bu süreçte, dikkatle takip etmemiz ve başarmamız gereken iki konu var: Birincisi yerli bir marka oluşturmak, ikincisi yeni nesil teknolojilerde yatırım ve üretim adresine dönüşmek.”
Bakan Ergün, son yıllarda Türkiye’de otomobil satışlarında büyük artışlar yaşandığını ancak henüz, 1000 kişiye düşen araç ortalamalarında, gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde olduğumuzu hatırlatıyor. Ergün, bu talebin Türkiye’de üretilen özellikle yerli marka olarak üretilen ve piyasaya arz edilen araçlarla karşılanmasına büyük önem verdiklerini paylaşıyor. Ergün, “Ancak iç pazarımızı, kendimize özgü bir marka oluşturmak için değerlendirmemiz daha doğru olacaktır. Üstelik Türkiye’nin bulunduğu coğrafya itibarıyla, ihracat noktasında da önemli avantajları vardır” diye konuşuyor.

scroll to top