Bugünkü anlamda Tedarik Zinciri Yönetimi’ nin temelini oluşturan lojistik ile ilgili faaliyetlerin gelişimi ve sürecin Tedarik Zincirine ulaşması şekli aşağıdaki şemada gösterilmiştir.
Tedarik Zinciri Yönetimi Tarihsel Gelişim Süreci
Yukarıdaki şekilden de görüleceği üzere, talep tahmini, satın alma, ihtiyaç ve üretim planlama gibi uygulamalar 1980’lerde malzeme yönetimi. Dağıtım planlaması, sipariş süreçleri ve taşıma gibi uygulamalar ise fiziksel dağıtım olarak anılmaktaydı. Malzeme yönetimi ve fiziksel dağıtım, 1990’ larda depolama ve ambalajlama ile birlikte ele alınarak lojistik olarak kabul edilmiştir.
Bilişim teknolojileri, pazarlama ve stratejik planlama da Lojistik uygulamalarına eklenince, 2000’ li yılların başlarından itibaren bu kapsamlı uygulama Tedarik Zinciri Yönetimi olarak kabul edilmeye başlanmıştır.
Tedarik Zinciri Yönetimi, müşteriye, doğru ürünü, doğru zamanda, doğru yerde, doğru fiyata tüm tedarik zinciri için mümkün olan en düşük maliyetle ulaşmasını sağlayan malzeme, bilgi ve para akışının entegre yönetimidir. Bir başka deyişle zincir içinde yer alan temel iş süreçlerinin entegrasyonunu sağlayarak müşteri memnuniyetini artıracak stratejilerin ve iş modellerinin oluşturulmasıdır.
Lojistik, Tedarik Zinciri Yönetimi’nin bir Unsuru mudur?
Lojistik literatürde en çok yapılan tartışmalardan birisi, Tedarik Zinciri konsepti ile Lojistik konseptinin tanımları ve birbirleri karşısındaki durumları. Birisinin diğerinin unsuru olduğunu ileri süren savların yanı sıra iki kavramın aynı olduğu, hatta Tedarik Zinciri konseptinin Lojistiğin modern versiyonu olduğunu ileri süren yaklaşımlar da mevcuttur.
Tedarik Zinciri konseptinin gelişim hikayesine bakıldığında bu tezlerin hangisinin daha doğru olabileceği hakkında bize daha net bilgiler verecektir. Tedarik Zinciri Yönetimi konsepti İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde yaşanan hızlanan ve Lojistik rönesansı takip eden süreçle birlikte oluşmaya başladı. Yani insanlıkla birlikte var olan Lojistikten farklı olarak Tedarik Zinciri Yönetimi sadece 50-60 yıl kadar kısa bir geçmişe sahip.
Çok genel bir ifade ile bir işletmenin döngüsel yapıda kapalı bir ağa benzeyen bir ürün veya hizmet üretme faaliyetlerinin oluşturduğu evreni ifade ediyor. Daha önce bahsedilen küresel gelişmeler sayesinde, 1990’ lardan sonra kapsam ve uygulama olarak inanılmaz boyutlara ulaştı.
Önceleri bir işletmenin depoladığı bir malı ürün halinde tüketiciye teslim etmesi için gereken süre 15-30 gün arasındaydı, belli dönemlerde bu süre daha da uzayabiliyordu. Tipik bir sipariş teslim senaryosu, genellikle telefon, fax, EDI (elektronik, data inter-change) veya mail ile başlatılan siparişin oluşturulması ve transferi kapsıyordu. Bu süreçte manuel veya bilgisayar desteğinden faydalanılıyordu.
Ancak her zaman işler planlandığı gibi gitmeyebiliyordu. Ya stoklarda mal bulunmuyor, ya noksan veya yanlış sipariş veya üretim emri veriliyor, ya da ürün yanlış adrese gönderiliyordu. Bu hatalar müşteriye verilen hizmetin gecikmesine neden oluyordu. Bu tip aksaklıkların miktarı ve sıklığı rekabetteki üstünlüğün belirleyicisiydi ve önlemenin tek yolu profesyonel çözümlerle Tedarik Zinciri Yönetiminde daha iyi olmaktı.
Geleneksel Anlayışların Yetersiz Kalması
İlk ve İlkel yöntem olarak denenen stokların arttırılması, perakendecilerde, toptancılarda ve üreticilerde stokların artmasına ve gereksiz maliyetlerin oluşmasına neden oldu. Stok maliyetlerinden kaçınılmak istenirken bu seferde stok yokluğu veya teslimat gecikmesi sorunları başladı. Geleneksel anlayışlar yetersiz kalınca tüketicilerin ürün ve hizmet seçenekleri konusundaki giderek artan talepleri gelişmiş teknoloji desteği ile çalışan daha ekonomik ve daha güvenilir sistemlerin geliştirilmesini zorunlu kılıyordu. 1990’ lı yıllarda bilgi, hız, ulaşılabilirlik, doğruluk ve hepsinin sonucu olarak güvenilirlik getirileri ile bir norm haline geldi. Bu temel unsurlardan etkilenen küresel bir pazar oluştu.
Tüm bu gelişmelerin kapsamında günümüzde Tedarik Zinciri denen yeni bir yapı oluştu, bu yapıda geçmişin sık görünen hizmet hataları, altı-sigma performansı gibi daha bilimsel yaklaşımlarla gideriliyordu, neredeyse tüm geleneksel yöntemler uygulamadan kalkmıştı. Durum böyle olunca her işletme kendi destek yapısını bu evrensel zincirde kendi ilgi alanı ile sınırlayarak yönetmeye başlamıştı.
Bugün lojistik yerine geçtiği ileri sürülen Tedarik Zinciri Yönetimi aslında işletme lojistiğinden başka bir şey değildir. Bu yaklaşımı Murpy ve arkadaşları Çağdaş Lojistik adlı çalışmalarındaki veriler ile destekliyorlar.
Tedarik Zinciri Aktörleri
Bir işletmenin müşterisi ile tedarikçisi arasındaki tüm süreçler olarak tanımlanabilen Tedarik Zinciri Yönetimi’nde etkin olmak Pazar payını artırmanın, rekabette üstün olmanın tek yolu.
Tedarik Zinciri, müşterinin taleplerini yerine getirmek için doğrudan veya dolaylı entegre olmuş tüm tarafları içerir. Tedarik Zinciri Yönetimi evreninde genel olarak aşağıdaki gibi 6 tip aktör bulunmaktadır.
Müşteriler
Perakendeciler
Toptancılar
Dağıtıcılar
Üreticiler
Tedarikçiler
Tedarik Zinciri Yönetiminin Hedefleri
Tedarik Zinciri Yönetiminin geleneksel olarak hedefi, gelen talebin karşılanabilmesi için Tedarik Zincirinin toplam maliyetini minimize etmektir.
Doğru ürün
Doğru yer
Doğru zaman
Doğru koşul
Doğru fiyat
İlk tedarikçiden başlayan süreçte; ürün/Hizmet, pazar uyumu, bilgi, nakit süreçlerini etkin kullanarak mal veya hizmeti beş doğruya uygun olarak son müşteriye ulaştırmayı hedefler.
Bu zincirde maliyet ve hızın kuvvet çarpanı durumunda etkiye sahip olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Tedarik Zinciri Yönetiminde toplam maliyeti oluşturan unsurlar, zincirin tipine göre değişmekle birlikte genelde aşağıdaki unsurlardan oluşur:
Ham madde ve tedarik maliyetleri
Üretim sürecinde ulaştırma maliyetleri
Tesis yatırım maliyetleri
Doğrudan ve dolaylı üretim maliyetleri
Doğrudan ve dolaylı dağıtım merkezi maliyetleri
Envanter tutma maliyetleri
Tesisler arası ulaşım maliyetleri
Tüketim süreci ulaştırma maliyetleri
Tedarik Zincirinin Denetimi (Scor Modeli)
Günümüz pazar koşullarında, verilen örnekten Tedarik Zinciri ağının etkin kullanılamaması durumunda rakiplere karşı rekabet etme şansı kalmayacağı açık olarak görünüyor. Bu nedenle etkin bir Tedarik Zincir yapısına sahip olunduğunun belirlenmesi için bilimsel ölçütlerine ihtiyaç duyulur.
Bu maksatla SCOR (Supply Chain Operations Reference/Tedarik Zincir Operasyonları Referansı) adı verilen Tedarik Zinciri süreçlerin standartlaştırılması maksadıyla oluşturulmuş bir yöntem kullanılıyor.
Scor Modelinin Beş Temel Süreci
Planlama süreci
Tedarik süreci
Üretim süreci
Dağıtım süreci
Geri dönüş süreci
SCOR model kategorileri, yukarıda verilen beş süreç için planlama, uygulama ve yetkilendirme olmak üzere üç tipte ele alınıyor. Tedarik Zincirinin uygulamaya konulması, zincirdeki tüm organizasyonların sistem yaklaşımını uygulamasını gerektiriyor. Sistem yaklaşımı kapsamında, tüm taraflar işletme içindeki ve arasındaki ana faaliyet alanlarının birbirleri ile olan bağını tanımlıyorlar. Bu sayede her katılımcının hedefi ve standartları zincirdeki diğer katılımcılarla karşılaştırılabilir.
Tedarik Zinciri ve Ömür Devri İlişkisi
Bazı kaynaklarda Ömür Devri konsepti ile Tedarik Zinciri konseptinin benzer içerikler ile kullanıldığına rastlanır. Aslında ikisi arasında önemli farklar bulunur. Tedarik Zinciri konsepti, bir işletmenin kendi üretimine etki eden tüm ürün ve hizmetlerin kendi döngüsü ile ilgili olan bölümünü kapsamına alırken, Ömür Devri konsepti tek bir ürünün yaşamsal döngüsü ile ilgilidir.
Kavramsal olarak Ömür Devri: Bir ürün veya sistemin ihtiyacının belirlenmesi, sistem planlanması, dizaynı, üretimi veya inşası, sistem gelişlimi, kullanımı ve desteği, kullanım dışı bırakılması, ayıklanması veya tekrar kullanılması gibi evreleridir.
Tedarik Zinciri Yönetimi için verilen tanımla, Ömür Devri için verilen bu tanımdan Ömür Devri ile Tedarik Zinciri konseptinin oldukça farklı iki ayrı kavram olduğu tespit edilebilir.
Kaynaklar: Doç.Dr. Orhan Küçük/Lojistik, Yrd.Doç.Dr. Hakan Keskin/Tedarik Zinciri Yönetimi