Bluetooth: Kablosuz teknolojinin mavi dişli canavarı!

bluetooth-kablosuz-teknolojinin-mavi-disli-canavari-.jpg

Bilişim ürünleri ve ağ erişimi söz konusu olduğunda ilk hayal edilen şeylerden biriydi: \”Bir kablo, priz vs. olmadan Internet ya da telefon (ya da daha geniş kapsamda telekomünikasyon) teknolojilerini kullanabileceğimiz zamanları da görebilecek miyiz acaba? Ya da bu bir bilim kurgu filminin senaryosunda bir görsel detay olarak mı kalacak?\” Hayır, kalmadı tabi, son 15 yılda hızla gelişen ve devrim yaratan bilgi-iletişim teknolojileri, kablo yığınlarını da ortadan kaldıracak çözümler bulmakta gecikmedi.

   Bilgisayar ve bağlı birimlerin bulunduğu bir mekanda ilk dikkati çeken, telefon santralini andıran birbirine girmiş kablo yumakları, ev ve ofis ortamınıza çöreklenmiş yılanlar gibi bekleşen kablo sistemleridir. Bir yandan görüntü kirliliği ve karmaşa yaratan, bir yandan da ağ bağlantısı için mutlak gereklilikleri nedeniyle, zorunlu olarak katlanılan objeler olarak kabul edilmişlerdir kablolar. Gelişen teknoloji ise bu karmaşa ve bağımlılığı yutacak bir canavar yarattı. Bluetooth. Mavi diş anlamına gelen bu teknoloji, kablosuz mobil iletişimde devrim yaratmış İskandinavyalıların bilişim dünyası için sunduğu bir başka çözüm. (Cebimizdeki telefonlarımızın büyük çoğunluğu İskandinav teknolojisinin ürünü ve markası olduğuna göre, kablosuz teknolojinin liderlik payesini onlara vermek oldukça doğal, zaten bluetooth ismi de bir İskandinav kralının efsaneleşmiş hikayesinden geliyor!)

Nereden çıktı bu mavi dişli teknoloji ve nasıl işliyor ?

   Bluetooth teknolojisi, öncelikle tek bir üreticinin tekelinde olmaması ve daha geniş kapsamda gelişmesi için, SIG (Special Interest Group) adı verilen bir teknoloji üretimi topluluğunun inisiyatifine girdi. Bu topluluk, bünyesinde Ericsson, Intel, Microsoft, IBM, Nokia vs. gibi dev kuruluşlarla, bu çalışmaya ortak olan yüzlerce küçük firmanın buluşup, teknik, finansal ve bilimsel destek verdiği bir büyük teknoloji organizasyonuna dönüştü. 1998´den beri bu teknoloji üzerine çalışan topluluk, bluetooth ürünlerinin standartları, gelişimi, kullanılma alanlarının çoğalması, bu teknolojinin insanlığa tanıtılması gibi sayısız konuda araştırma ve buluşlar yaptı, yapmaya da devam ediyor.

   Bluetooth, çalışma mekanizması olarak radyo frekanslarını kullanan bir teknoloji. Uluslararası radyo frekans ağında 2.402-2.480 gHz (gigahertz) arasındaki 79 kanalı kullanan bluetooth cihazları, entegre edildikleri birimlerin diğer birimler ile (bilgisayar, cep telefonu, modem, faks, yazıcı vs.) radyo dalgaları üzerinden veri transferi yapabilmelerini sağlıyor. Bu işleyişi uzaktan kumanda aletlerimizle karşılaştırabiliriz ama bu karşılaştırma yetersiz kalır. Televizyonlarımızı yönettiğimiz uzaktan kumandalar bir başka kablosuz teknoloji olan ve adına IrDA denilen \”kızılötesi\” teknolojisinin bir ürünüydü. Bu sistem ancak çok kısa mesafelerde çalışabiliyor ve alıcı-verici cihazların birbirini görmesi, arada engel olmaması gerekiyordu (Uzaktan kumandalarımızı düşünelim). Ayrıca veri iletiminin ve bağlı birimlerin çeşitliliği son derece düşüktü (Uzaktan kumanda ile sadece televizyonunuzu yönetebiliyordunuz, cep telefonunuzu değil!)

   Bluetooth´un bu noktada diğer kablosuz iletişim çözümlerinden en büyük farklarından biri, bluetooth ile sayısız cihazı (tabi sizin sisteminize bağlı olan) yönetebilmeniz. Bluetooth çipi olan cihazlarınızı tek bir noktadan yönlendirebilirsiniz. Bu şekilde bilgisayar donanımlarınız ve onlara bağlı çevre birimleri arasında kablolar olmadan veri alışverişi sağlar, mobil telefon, kulaklık vs gibi birim ve aksesuarlara erişim sağlayabilirsiniz.

   Bluetooth ile oluşan bilgi akış sisteminin güvenliği ve sağlıklı işlerliği de önemli bir konu. Birçok kişi, bluetooth ile aynı frekans aralığını kullanan (2.402-24.80 gHz arasındaki 79 kanal) çok sayıda araç (mikrodalga fırınlardan, araç alarmlarına kadar) bulunması nedeniyle sağlıklı iletişimin olamayacağını, oluşan parazitlenmenin iletişimin sağlıklı şekilde işlemesini engelleyeceğini, ayrıca kötü niyetli 3. kişilerin bu frekanslara girerek, ellerinde gelişmiş veri çözücü cihazlarla kişisel ve önemli bilgileri ele geçirebileceğini düşünebilir. Oysa bu sorunlar için etkili bir güvenlik mekanizması da var bluetooth´un. Hopping denilen \”frekans atlama\” sistemiyle, bir alıcının bluetooth´un veri aktarım frekansını yakalaması mümkün olmuyor. Frekans atlama, bluetooth´un kullandığı 79 kanal arasında, saniyede 1600 kere atlaması ile gerçekleşiyor. Bu şekilde bir başka alıcı cihazın, bluetooth iletişimi yapan iki cihaz arasındaki frekansa girip, o iki cihazın frekansını yakalayıp verileri ele geçirmesi imkansızlaşıyor. Ayrıca aralarında veri iletişimi olan iki bluetooth´lu cihaz arasında, dünyanın en gelişmiş şifreleme algoritması tekniği olan 128 bitlik kod sistemi protokolü de bulunmaktadır. Bu sistem ile bluetooth cihazları ya da ağı üzerinde veri güvenliği en üst düzeyde sağlanabilmekte.

   Bluetooth´lar düşük güçte sinyal ve veri iletimi sağlıyorlar. Böylece bluetooth cihazları arasındaki veri iletişimin alakasız yerlere, yani radyo dalgaları gibi çok uzaklara gitmesi önlenmiş oluyor. Düşük güçte sinyal gönderim nedeniyle bluetooth iletişiminin menzili 10 ila 100 metre arasında sadece, bu şekilde veri iletişimi belli bir alan parçasında tutulabiliyor. Düşük güçte sinyal gönderimi hem belli bir alan içinde bulunan bluetooth iletişiminin yaratacağı parazitlenmeyi önlüyor, başka radyo frekansı ile çalışan ürünlerle karışmasını engelliyor hem de düşük güç nedeniyle bluetooth´un enerji tüketimi minimum düzeyde kalıyor. Bu, enerji maliyeti açısından (özellikle mobil ürünler, cep telefonu, laptop bilgisayarlar vs. söz konusu olduğunda) büyük bir avantaj.

   Bluetooth teknolojisi şu an için küçük ofisler ve işyerleri için oldukça ideal. Çünkü bluetooth çipi bulunan diğer kullanıcılarla, ofis donanımlarınız ve cihazlarınız arasında yerel ağ (LAN) kurmak çok kolay. Ofis içinde kablo egemenliğine son vermek, güvenilir ve hızlı ağ iletişimi kurmak için uygun çözümler sunuyor bluetooth. Bluetooth ile oluşturulan ağlara \”piconet\” deniyor. PAN (Personel Area Network- Kişisel bölge ağı) da denilen bu ağ sistemiyle, ister kişisel ister ofis uygulamaları için donanımlar arasında kablosuz ağ kurabiliyorsunuz. Bir piconet ağı içinde en fazla 8 eleman (ağ ile birbirine bağlı cihaz ya da donanım) bulunabiliyor. Bunlardan biri yönetici (master), diğer 7´si ise köle (slave) birim olarak atanabilmektedir (Örneğin kişisel bilgisayarınızı yönetici olarak atayıp, diğer birimleri- yazıcı, klavye, faks vs.- köle olarak tek bir noktadan yönetebilirsiniz.). Böyle bir ağda köleler sadece yönetici birimle veri iletişimi yapabiliyor, yönetici cihazdan izin almadan başka cihazlar ya da başka piconet´lerden emir alamıyorlar ve iletişime geçemiyorlar. Ayrıca piconetler birleşip (köleleri ortak kullanıp ya da bir piconet yöneticisi diğer bir piconet içinde köle durumuna gelerek) ağın kapsamı büyütülebilir. Bu tip ağlara ise \”scatternet\” deniyor. Piconet ve devamında da scatternet´leri oluşturarak mükemmel bir ofis ağı kurmak son derece kolay.

  \”Herhangi bir bluetooth vericisi saniyede 1600 frekans atlatması yapıyor, peki aralarında piconet kuran iki bluetooth vericisi nasıl sağlıklı şekilde iletişime girebiliyor?\” diye bir soru akla gelebilir. Bluetooth cihazları, kendi menzilleri dahilindeki alanı tararlar ve buldukları bir başka bluetooth alıcısıyla temasa geçerler. Eğer aralarında yönetici tarafından veri iletişim izni sağlanırsa, aralarında bir iletişim protokolü sağlanır. Böylece her iki cihaz, kendi frekanslarında ayrı ayrı frekans atlaması yapsalar bile, aralarında bir senkron, bir uyum oluşur. Yani aynı şekilde simetrik olarak frekans atlama yaparlar. Bu şekilde iki bluetooth vericisi arasında sağlıklı, net ve parazitsiz iletişim sağlanır. Bir başka bluetooth cihazı, bu ağa izni olmadan katılamayacağı için iletişim sağlayamaz.

Bluetooth ile gelen avantajlar

   Bluetooth yakın gelecekte özellikle ev ve ofis ortamlarında benzersiz çözümler ve kolaylıklar sağlayacak. Sadece bilgisayar donanımları ve çevre birimlerine yönelik kablosuz çözümler sunmakla kalmayıp, elektrik ve elektronik sistemleri bulunan tüm cihazları (çamaşır makinasından klimalara, aydınlatma sistemlerinden güvenlik alarm sistemlerine kadar) tek bir yerden yönetebilecek ve bir ağ sistemiyle donatarak uzaktan erişim olanağı sunacak.

  Bluetooth´un avantajlarını toparlarsak;

Bluetooth, herkesin özlemi olan kablosuz çözümler içerisinde, gelişmeye açık ve kullanımı kolay bir teknolojidir.

Bluetooth, düşük enerji tüketimi, performansına göre oldukça düşük maliyetli ürünleri ile oldukça cazip seçenekler sunmaktadır.

Güvenlik ve iletişim verimliliği açısından, frekans atlama ve yüksek şifreleme metodları sayesinde son derece sağlam bir güvenlik mekanizması ve ağına sahiptir.

Bluetooth ofis ve evsel çözümlerde bağımsızlık getirir. Seyahat veya hareket durumunda kablo bağımlılığına son verir. Ev veya ofisten uzakta, bluetooth´lu bir cep telefonu ve dizüstü bilgisayarla, radyo frekansları yoluyla Internet´e ulaşmak artık sorun bile değil.

Kablolu çözümlerin getirdiği görsel kirlilik, kablo ve bağlantı birimlerinin arıza maliyetleri ortadan kaldırma olanağı sunar.

Bluetooth tek bir büyük firmanın egemenliğinde olan bir teknoloji değildir. Dünyaca ünlü teknoloji devleri ve diğer küçük teknoloji firmalarının ortak ürünüdür. Bu durum bluetooth teknolojisinin gelişmesi için sonsuz kapılar açmaktadır. Bluetooth standartları yaratma ve geliştirme konusunda hızla çalışan bu firmalar, yenilenmeye, gelişmeye açık, tüm dünyayı kapsayacak bir teknoloji ortaya çıkarma konusunda, diğer tüm kablosuz teknoloji çözümlerinden çok ileride bir seviyeye ulaşmışlardır.

scroll to top